Gayrimenkul üzerinde hak sahibi olan kişiler tapu sicilinde bu haklarına dair kayıt düşmek
zorundadırlar. Kayıt düşülen bu sisteme TAPU SİCİLİ adı verilir.
Bu sicil üzerinde yapılan her işlem aleni olmakla beraber bir Gayrimenkul üzerinde
kimlerin ne haklara sahip olduğu herkesin öğrenimine de açıktır.
Kayıt bir hakkın doğumunu simgeliyor ise TESCİL, Kayıt bir hakkın kaybını simgeliyor ise
TERKİN, Kayıt bir hakka ilişkin bilgilerin düzeltilmesine ilişkin ise TADİL adı verilmektedir.
Bu kayıtları yalnızca tapu sicilinde hak sahibi olarak gözüken kişiler tarafından yapılabilir.
Ancak (miras, mahkeme kararı vb.) tescilden önce hak sahibi olunan durumlarda bu hak
sahipleri de tapu sicilinde gözükmese dahi tescil işin başvurabilecektir.
Kayıt işlemleri ilgili hak sahiplerinin talepleri doğrultusunda Tapu Sicil Müdürlükleri tarafından
yapılır. Elbetteki bu kayıtlar düşülürken hatalar olabilmektedir. Kayıtlardaki hatalara ilişkin
olarak da TMK 1007.md kapsamında Devletin sorumluluğu doğacaktır.
Türk Medeni Kanunu 1007. madde:
(1) Tapu sicilinin tutulmasından doğan bütün zararlardan Devlet sorumludur.
Devlet, zararın doğmasında kusuru bulunan görevlilere rücu eder. Devletin sorumluluğuna
ilişkin davalar, tapu sicilinin bulunduğu yer mahkemesinde görülür.
Tescil kaydına sebepolan işlemler vardır. Bunlar herhangi bir sözleşmeden kaynaklı olabilir.
Satış, Bağış, Kira vb…
İşbu sözleşmelerin hepsinin ortak noktası elbetteki tarafların iradeleridir. Kişinin burada
iradesiz şekilde yapmış olduğu sözleşme elbetteki geçersiz olacaktır. Çünkü genel
çerçevede bir sözleşmenin zorunlu unsuru iradedir.
Türk Borçlar Kanunu 36.madde;
(1) Taraflardan biri, diğerinin aldatması sonucu bir sözleşme yapmışsa, yanılması esaslı
olmasa bile, sözleşmeyle bağlı değildir.
(2) Üçüncü bir kişinin aldatması sonucu bir sözleşme yapan taraf, sözleşmenin yapıldığı
sırada karşı tarafın aldatmayı bilmesi veya bilecek durumda olması hâlinde, sözleşmeyle
bağlı değildir.
Aldatılma (Hile); Bir kimsenin irade beyanında bulunmaya yahut bu beyanla bir sözleşme
yapmaya kasten itmesi onun iradesi üstünde hakimiyet kurmasıdır.
Bu hüküm çerçevesinde Aldatılan kişi verdiği şeyi elbetteki geri isteme hakkına sahiptir.
Bunun için de “TAPU İPTALİ VE TESCİLİ DAVASI” açılır.

– TAPU İPTALİ VE TESCİLİ DAVASI –
Tapu iptali ve tescil davası, bir gayrimenkulün tapu kaydının geçersiz kılınması ve yeniden
tescili için açılan bir hukuki süreçtir.
Bu tür bir dava, bir kişinin sahip olduğu gayrimenkulün tapu kaydının hile, sahtekarlık veya
başka bir iradesini sakatlayıcı yöntemle elde edildiğini iddia ettiği durumlarda ortaya çıkar.
Yanılma, Aldatılma sonucu bir tapu tescili gerçekleşmesinde Aldatılan (mağdur olan) taraf
tapu tescilinin iptalini istemeye hak sahibidir.
Öncelikle tapu iptal ve tescil davası, yolsuz tescil yaptığı iddiasında bulunulan kişiye,
mülkiyet sahibi olarak gözüken kişiye karşı açılacaktır. Ancak tapu kayıtlarında 3. kişiye ait
haklar da söz konusu ise 3. kişi aleyhine de dava açılacaktır.

● Boşanmada Tapu İptali Davası
Boşanma sürecinde yahut boşanma kararı alındığında mal paylaşımı davası açılmadan
Gayrimenkullerin elden çıkarılması halinde diğer eş tapu iptali ve tescili açarak yolsuz tescil
olduğunu, söz konusu mallarda hakkı olduğunu delil sunarak ispatlamalıdır.
Bunun için de söz konusu konutun ortak konut olduğuna dair tapuda şerh düşülmesi
talebinde bulunabilir. Aile konutu şerhi düşülmesi sonrasında diğer eşin rızası olmadığı halde
Gayrimenkulün devredilmesi halinde, diğer eş tescilin yolsuz olduğunu ileri sürerek tapu
iptali ve tescili davası açabilecekler.

● Kardeşler Arasında Tapu İptali ve Tescili Davası
Miras bırakan kimse bir evladından mal kaçırma istemi ile tapuda malı kaçıracağı
evladının üstüne yolsuz tescil gerçekleştirir. İş bu davayı miras bırakanın gerçekleştirdiği mal
kaçırmayı (Muvazaayı) ispatlaması ile başarılı sonuca ulaştıracaktır.

● Tapu İptali ve Tescili Davasında İyi Niyetli 3. Kişi
Bir hakkın kazanılması aşamasında gerçekleşen tescile ilişkin hukuka aykırılığı bilmeyen
yahut yolsuzluktan haberi olmayan kişilerin veya olabilecek durumda olmayan iyiniyetli 3. kişi
olarak adlandırılmaktadır.
Tapu sicilinde tescilde iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya ayni hak kazanan üçüncü kişinin
kazanımının geçerli olur.
Türk Medeni Kanunu 1023.madde;
(1) Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak
kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.
Tapu tescilinin yapılması esnasında iyi niyetle hareket edilmelidir. Taşınmazın tescili
öncesinde taşınmaz konusunda uyuşmazlık olduğunu bilen kişinin tescili iyiniyetle hareket
etmediği açık olacaktır.
Türk Medeni Kanunu 1024.madde;
(1) Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken
üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.
(2) Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun
bulunan tescil yolsuzdur.
(3)Böyle bir tescil yüzünden aynî hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu
iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.
Elbetteki üçüncü kişilerin iyi niyetli olmadığı iddiası mahkemenin her aşamasında ileri
sürülebilecektir.

● Tapu İptali ve Tescili Davasında İspat
Her davada “ispat” çok önemlidir. İspat olmadığı müddetçe davanın reddi yönünden karar
verilmesi mümkündür.
Bu nedenle tapuya ilişkin yapılan tescilin yolsuz olduğu iddia ediliyorsa tescilin yolsuz
olduğuna dair iddiasını davacının ispatlaması şarttır.
Örneğin; kişi miras bırakanın muvazaası nedeniyle yolsuz tescilin düzeltilmesi talebinde
bulunuyor ise davacı, miras bırakanın muvazaasını kanıtlaması gerekir.

● Tapu İptali ve Tescili Davasında İhtiyati Tedbir
İhtiyati tedbir kararı, mahkemeye başvuru esnasında davacının adından da anlaşıldığı
üzere tedbir alınması gerektiğini belirten bir korumadır.
İhtiyati tedbir kararı dava süresi boyunca geçerli olmakta olup davaya konu olan
taşınmaza ilişkin üçüncü kişilere satılmaması amacıyla tapuda satışın durdurulması, tapuya
şerh konulması olarak istenebilmektedir.
İhtiyati tedbir kararının verilmesi adına mahkeme tarafından dava dilekçesinde belirtilen
dava değeri üzerinden yaklaşık %15 oranında teminat yatırılması istenilmektedir.
Mahkeme tarafından teminat yatırılmasına ilişkin karar vermesi şart değildir; ancak kesin bir
delil bulunmuyor ise mahkeme teminat isteyebilir.

● Tapu İptal ve Tescil Davası Görevli Mahkeme
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 2. Maddesinin ilk fıkrasında belirtmiş olduğu üzere tapu
iptal ve tescil davasında görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.

● Tapu İptal ve Tescil Davası Yetkili Mahkeme
Yer yönünden yetkili mahkeme ise taşınmazın bulunduğu yerdir. Dava, taşınmazın
bulunduğu yerde asliye hukuk mahkemesinde görülecektir.

 

Her hakkı saklıdır. Bu yazı içeriğinde yer alan bilgiler, eteysehukuk.com a atıf yapılmaksızın kullanılamaz. Atıf yapmadan, kısmen veya tamamen alıntı yapılması halinde ilgililer hakkında hukuki ve cezai yollara müracaat edilecektir.