5271 sayılı CMK’nın yedinci bölümünde ‘’Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat’’ ana başlığı altında 141, 142, 143 ve 144 üncü maddelerinde, tazminat isteme koşulları ve sonuçları kapsamlı bir  şekilde düzenlenmiştir. Mezkur kanun ile güvence altına alınan bazı haklarının ihlal edildiğini iddia eden kişiler maddi ve manevi tazminat davası açabilecektir. Suç soruşturması veya kovuşturması esnasında haksız koruma tedbiri uygulanan kişiler şu hallerde tazminat davası açabilirler:

– Kanunlarda belirtilen koşullar dışında yakalanan, tutuklanan veya tutukluluğunun devamına karar verilenler,

– Kanunî gözaltı süresi içinde hâkim önüne çıkarılmayanlar,

– Kanunî hakları hatırlatılmadan veya hatırlatılan haklarından yararlandırılma isteği yerine getirilmeden tutuklananlar,

– Kanuna uygun olarak tutuklandığı hâlde makul sürede yargılama mercii huzuruna çıkarılmayan ve bu süre içinde hakkında hüküm verilmeyenler,

– Kanuna uygun olarak yakalandıktan veya tutuklandıktan sonra haklarında kovuşturmaya yer olmadığına veya beraatlerine karar verilenler,

– Mahkûm olup da gözaltı ve tutuklulukta geçirdiği süreleri, hükümlülük sürelerinden fazla olan veya işlediği suç için kanunda öngörülen cezanın sadece para cezası olması nedeniyle zorunlu olarak bu cezayla cezalandırılanlar,

– Yakalama veya tutuklama nedenleri ve haklarındaki suçlamalar kendilerine, yazıyla veya bunun hemen olanaklı bulunmadığı hâllerde sözle açıklanmayanlar,

– Yakalanmaları veya tutuklanmaları yakınlarına bildirilmeyenler,

– Hakkındaki arama kararı ölçüsüz bir şekilde gerçekleştirilenler,

– Eşyasına veya diğer malvarlığı değerlerine, koşulları oluşmadığı halde elkonulan veya korunması için gerekli tedbirler alınmayan ya da eşyası veya diğer malvarlığı değerleri amaç dışı kullanılan veya zamanında geri verilmeyenler,

– Yakalama veya tutuklama işlemine karşı Kanunda öngörülen başvuru imkânlarından yararlandırılmayanlar,

Yukarıda yazan hâller dışında, suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir. Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder.

Haksız koruma tedbirleri nedeniyle açılan tazminat davası, herhangi bir harç ve gidere tabi değildir. Tazminat istemini dile getiren bir dilekçenin yetkili ve görevli mahkemeye verilmesi yeterlidir. İstem, zarara uğrayanın oturduğu yer ağır ceza mahkemesinde ve eğer o yer ağır ceza mahkemesi tazminat konusu işlemle ilişkili ise ve aynı yerde başka bir ağır ceza dairesi yoksa, en yakın yer ağır ceza mahkemesinde karara bağlanır.

Tazminat isteminde bulunan kişinin dilekçesine, açık kimlik ve adresini, zarara uğradığı işlemin ve zararın nitelik ve niceliğini kaydetmesi ve bunların belgelerini eklemesi gereklidir. Dilekçesindeki bilgi ve belgelerin yetersizliği durumunda mahkeme, eksikliğin bir ay içinde giderilmesini, aksi hâlde istemin reddedileceğini ilgiliye duyurur. Süresinde eksiği tamamlanmayan dilekçe, mahkemece, itiraz yolu açık olmak üzere ret olunur. Mahkeme, dosyayı inceledikten sonra yeterliliğini belirlediği dilekçe ve eki belgelerin bir örneğini Devlet Hazinesinin kendi yargı çevresindeki temsilcisine tebliğ ederek, varsa beyan ve itirazlarını on beş gün içinde yazılı olarak bildirmesini ister. İstemin ve ispat belgelerinin değerlendirilmesinde ve tazminat hukukunun genel prensiplerine göre verilecek tazminat miktarının saptanmasında mahkeme gerekli gördüğü her türlü araştırmayı yapmaya veya hâkimlerinden birine yaptırmaya yetkilidir. Mahkeme, kararını duruşmalı olarak verir. İstemde bulunan ile Hazine temsilcisi, açıklamalı çağrı kâğıdı tebliğine rağmen gelmezlerse, yokluklarında karar verilebilir.

Karara karşı, istemde bulunan, Cumhuriyet savcısı veya Hazine temsilcisi, istinaf yoluna başvurabilir; inceleme öncelikle ve ivedilikle yapılır.

Karar veya hükümlerin kesinleştiğinin ilgilisine tebliğinden itibaren üç ay ve her hâlde karar veya hükümlerin kesinleşme tarihini izleyen bir yıl içinde tazminat isteminde bulunulabilir. Bu süreler hak düşürücü sürelerdir.

Kovuşturmaya yer olmadığına ilişkin kararı sonradan kaldırılarak, hakkında kamu davası açılan ve mahkûm edilenlerle, yargılamanın aleyhte yenilenmesi ile beraat kararı kaldırılıp mahkûm edilenlere ödenmiş tazminatların mahkûmiyet süresine ilişkin kısmı, Cumhuriyet savcısının yazılı istemi ile aynı mahkemeden alınacak kararla kamu alacaklarının tahsiline ilişkin mevzuat hükümleri uygulanarak geri alınır.

Koruma Tedbirleri Nedeniyle Tazminat İsteyemeyecek Kişiler

– Tazminata hak kazanmadığı hâlde, sonradan yürürlüğe giren ve lehte düzenlemeler getiren kanun gereği, durumları tazminat istemeye uygun hâle dönüşenler.

– Genel veya özel af, şikâyetten vazgeçme, uzlaşma gibi nedenlerle hakkında kovuşturmaya yer olmadığına veya davanın düşmesine karar verilen veya kamu davası geçici olarak durdurulan veya kamu davası ertelenen veya düşürülenler.

– Kusur yeteneğinin bulunmaması nedeniyle hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilenler.

– Adlî makamlar huzurunda gerçek dışı beyanla suç işlediğini veya suça katıldığını bildirerek gözaltına alınmasına veya tutuklanmasına neden olanlar koruma tedbirleri nedeni ile tazminat talep edemezler.

Son olarak birkaç yüksek mahkeme kararına değinmekte fayda vardır:

Yargıtay manevi tazminat talebi yönünden bir kararında “Somut olayda, kaçakçılık suçunda kullanıldığı gerekçesiyle davacının kamyonuna el konulmuş, daha sonra taşınan eşyanın kaçak olmadığı belirlenerek kamyon 6 ay 20 gün sonra iade edilmiştir. Kaçakçılık suçunda kullanıldığı gerekçesiyle aracına el konulan davacının onurunun zedelendiği ve buna bağlı olarak manevi zararının oluştuğu tartışmasız kabul edilmelidir.”  Kararına varmıştır.(Yar. CGK 12/04/2011, 2011/7-2 K: 2011/52)

Maddi tazminat yönünden ise bir kararında “Tutuklandığı tarihte öğrenci olan davacının maddi kaybıyla ilgili itibar edilecek belge ibraz edilmesi halinde bu husus nazara alınarak maddi zararın belirlenmesi, belge ibraz edilmemesi Halide ise tazminat istemine konu işlem tarihindeki yaş durumu dikkate alınarak bu yaş grubu için belirlenen net asgari ücret üzeriden hesaplanacak miktarın maddi tazminat olarak verilmesi gerekir”  Kararına varmıştır.(Yar. 12.CD 2012/1888 E. Ve 2012/8135 K.)

Yine konumuzla ilgili olarak Yargıtay 12.Ceza Dairesi 2021/3292 Esas,  2021/8994 Karar sayılı kararında “Davacının tazminat talebinin kısmen kabülü ile 1.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine davacının Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Ticareti Yapma veya Sağlama suçundan 153 gün tutuklu kaldığı, yapılan yargılama sonunda beraatine hükmedildiği, beraat hükmünün ….tarihinde kesinleştiği, tutuklama tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 5271 sayılı CMK’nın 142. maddesinde öngörülen süre içinde yetkili ve görevli mahkemeye davanın açıldığı ve kanunda öngörülen yasal şartların oluştuğu anlaşılmakla Dairemizce yapılan incelemede, davacı lehine belirlenen ölçütlere uymayacak miktarda fazla manevi tazminata hükmolunması, gerekçesi ile hükmün bozulması üzerine yerel mahkemece duruşma açılıp, 1.000,00 TL maddi, 5.000,00 TL manevi tazminatın tutuklama tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalı Hazineden alınarak davacıya ödenmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.” Kararına varmıştır.

Yargıtay kararları incelendiğinde özellikle maddi tazminatın hesaplanması noktasında mahkemelere bilirkişiye başvurulması hususunun işaret edildiği görülmektedir.

 

 

Her hakkı saklıdır. Bu yazı içeriğinde yer alan bilgiler, eteysehukuk.com a atıf yapılmaksızın kullanılamaz. Atıf yapmadan, kısmen veya tamamen alıntı yapılması halinde ilgililer hakkında hukuki ve cezai yollara müracaat edilecektir.