Ehliyete (Sürücü Belgesine) El Koyma Nedenleri
Ehliyete geçici ve uzun süreli olarak el konulmasına yönelik hükümler, özellikle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nda düzenlenmiştir. Bunun dışında çeşitli yasal düzenlemelerde de ehliyete el konulması kimi zaman yaptırım olarak, kimi zaman ise tedbir olarak uygulanmaktadır. Ehliyete el koyma nedenleri şunlardır:
– Trafik ve işaret kurallarına uyulmaması
– Kanuni seviyenin üzerinde alkollü veya uyuşturucu uyarıcı maddenin etkisi altında araç kullanılması
– Uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılmasının kabul edilmemesi
– Hız kurallarına uyulmayarak kanuni hız sınırlarının aşılması
– Ceza puanı uygulaması doğrultusunda kanunda belirtilen ceza puanı sınırına ulaşılması
– Adli soruşturma veya kovuşturma esnasında CMK uyarınca koruma tedbiri olarak ehliyete el konulması
– Belirli haklardan yoksun bırakılma hükümleri kapsamında ehliyete el konulması
Ehliyete El Konulmasına İtiraz Nasıl Yapılır?
Belirli bazı durumlar haricinde ehliyete el konulması işlemine karşı itiraz sulh ceza hakimliğine yapılmaktadır. Trafik ve işaret kurallarına uyulmaması, kanuni seviyenin üzerinde alkollü veya uyuşturucu uyarıcı maddenin etkisi altında araç kullanılması, uyuşturucu veya uyarıcı maddelerin kullanılıp kullanılmadığı ya da alkolün kandaki miktarını tespit amacıyla, kollukça teknik cihazlar kullanılmasının kabul edilmemesi, hız kurallarına uyulmayarak kanuni hız sınırlarının aşılması, ceza puanı uygulaması doğrultusunda kanunda belirtilen ceza puanı sınırına ulaşılması ve soruşturma aşamasında koruma tedbiri olarak ehliyete el konulması durumlarında sulh ceza hakimliklerine itiraz edilmektedir.
Görev uyuşmazlıklarında üst mahkeme sıfatını taşıyan Uyuşmazlık Mahkemesi’nin içtihatları, ehliyete el konulması işlemlerinde sulh ceza hakimliklerinin görevli olduğu yönündedir. Nitekim bir içtihadında ‘‘Öngörülen sürücü belgesi geri alma tutanağının 5326 sayılı Kanun’un 16. maddesinde belirtilen idari yaptırım türlerinden biri olduğu, 12.7.2013 tarih ve 6495 sayılı Kanun’un 20.maddesiyle 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 112. maddesinde yapılan değişiklik ile maddenin yeniden düzenlendiği ve bu karara karşı kanun yoluna ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, Kabahatler Kanunu’nun 5560 sayılı Kanun’la değişik 3. maddesinde belirtildiği üzere, idari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna ilişkin hükümlerinin, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde uygulanacağı nedeniyle, görevli mahkemenin belirlenmesinde 5326 sayılı Kanun hükümleri dikkate alınacağından, sürücü belgesi geri alma tutanağına karşı açılan davanın görüm ve çözümünde, anılan Kanunun 27. maddesinin (1) numaralı bendi uyarınca adli yargı yerinin görevli olduğu sonucuna varılmıştır.’’ hükmü tesis edilmiştir. (Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü Esas Numarası: 2015/397 Karar Numarası: 2015/407 Karar Tarihi: 01.06.2015)
Kovuşturma süresinde de ceza mahkemesi tarafından koruma tedbiri olarak ehliyete el konulabir. Soruşturma evresinden farklı olarak kovuşturma aşamasında konulan bu tedbire ilişkin itiraz ilgili ceza mahkemesine yapılmaktadır.
TCK m.53 uyarınca belirli haklardan yoksun bırakılma kapsamında ehliyete el konulduğu durumlarda ise ayrı bir itiraz mekanizması mevcut değildir. İlgili karar mahkumiyet kararı ile birlikte verildiğinden dolayı, mahkumiyet kararının istinaf veya temyiz kanun yoluna götürülmesi ile birlikte ehliyete el konulması kararına itiraz gerçekleştirilebilir.
Bu bağlamda örnek vermek gerekirse Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinin 30/11/2017 tarihli, 2016/390 Esas ve 2017/374 Karar Sayılı kararında sürücü belgesinin 2 yıl süreyle geri alınmasına karar verilmiş olup işbu karara karşı katılanlar vekili ve sanık müdafii tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İşbu karar Adana Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesince incelenmiş ve 26.04.2018 tarihli, 2018/393 Esas ve 2018/880 Karar Sayılı kararıyla 2 YILLIK SÜRE 6 AYA DÜŞÜRÜLMÜŞTÜR. Karar aşağıdaki şekilde gerekçelendirilmiştir:
‘’30/07/2016 günü, saat 00:10 sıralarında, sanık sürücü S. B. yönetimindeki 01 KS 3.. plaka sayılı otobüs ile D.400-19 numaralı Devlet karayolunu takiben Adana yönünden Tarsus istikametine seyir halinde iken olay mahalline geldiği sırada, önünde aynı şerit ve aynı istikamette seyir halinde olan ölen sürücü E. D. ve ölen sürücü V. Ü. yönetimlerinde bulunan 2 (iki) adet tescilsiz motosikletle otobüsün ön kısımları ile motosikletlerin arka kısımlarından çarpışmaları neticesinde E. D. ve V. Ü.’in olayda hayatlarını kaybettikleri, sanık savunması ve tanık anlatımları karşısında ölenlerin kullandıkları motosikletlerin farlarının arızalı olduğunu tespit edilmiş olması karşısında, olayın meydana gelmesinde yönetimindeki otobüs ile gece vakti aydınlatma bulunmayan meskun dışı mahaldeki Devlet Karayolunda seyir halindeyken yola gereken dikkatini vermemek, seyrini far ışığı altındaki görüş mesafesini kontrol altında tutacak şekilde sürdürmeye yeterli özeni göstermeyerek, önünde aynı istikamette seyretmekte olan ışıksız motosikletlileri zamanında fark edemeyip yeterli önlemi almaksızın motosikletlere arkadan çarpmak suretiyle meydana olayda; dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı davranışı ile tali derecede kusurlu olduğu ve maddi olayın bu şekilde gerçekleştiği anlaşılmıştır.
Olayın oluş şekli konusunda Dairemiz ile İlk Derece Mahkemesi arasında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Somut olayda Dairemizce, ilk derece mahkemesi tarafından TCK’nun 85/2. maddesi uyarınca belirlenen cezanın kusur durumuna göre adli para cezasına çevrilmemesi ve aynı Kanunun 53/6. maddesi uyarınca sürücü belgesinin geri alınması süresinin alt sınırdan çok ayrılarak belirlenmesinin hakkaniyete uygun olmadığı sonucuna varıldığından, davanın yeniden görülmesi kararı verilmiştir.
…
Somut olayda, sanığın tali derecede kusurlu olduğu olayın oluş şekli ve iki kişinin hayatını kaybetmesi nazara alınarak temel cezanın alt sınırdan ayrılarak belirlenmesi isabetli olmakla birlikte, verilen hapis cezasının TCK’nın 50/1-a maddesi uyarınca adli para cezasına çevrilmemesini gerektiren bir nedenin bulunmadığı, sanığın tali kusurlu olması nedeniyle sürücü belgesinin geri alınmasının ise 6 ay olarak belirlenmesinin hakkaniyete uygun olacağı sonuç ve kanaatine varıldığından aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur:
…
f- Meydana gelen zarar ve tehlikenin ağırlığı dikkate alınarak TCK’nun 53/6. maddesi uyarınca sürücü belgesinin takdiren ve teşdiden 6 (altı) AY SÜRE İLE GERİ ALINMASINA,’’
Ehliyeti Geri Alma
Ehliyetine yukarıdaki mezkur sebeplerden herhangi birinden ötürü el konulmuş sürücünün ehliyetini alabilmesi iki şekilde mümkündür. Bunlardan ilki, ortaya çıkan idari para cezasını ödeyerek var olan ehliyete el konulma süresinin dolmasını beklemektir. İkinci olarak ise, eğer yapılan işlemin haksız olduğu ve hukuka aykırı bir şekilde tesis edildiği düşünülüyorsa, bir önceki başlıkta belirttiğimiz itiraz yöntemleri kullanılarak hükmedilen süreden önce ehliyet geri alınabilir.
Sürücü Belgesi Geri Alma Tutanağı
İtiraz yöntemi ile başvuru yapılmasının temeli ehliyetinizin geri alınmasının hukuki dayanağı olan sürücü belgesi geri alma tutanağına dayanmaktadır. İtiraz bu tutanak ile gerçekleştirilen el koyma işlemine yapılmaktadır.
İtiraz yapılmadığı durumda sürenin tamamlanması ile yahut itirazın olumlu sonuçlanması ile ehliyet yine bu sürücü belgesi geri alma tutanağı ile sürücü tarafından geri alınır. Sürücü belgesi, sahibi tarafından geri alınıncaya kadar Emniyet Müdürlüğünce muhafaza edilir. Sürücü belgesini geri alma şartları oluşunca -itiraz edilip işlem iptal edilince veya belirlenen süre dolunca- başvurulacak olan mercii emniyettir. Şartlar oluştuğunda sürücü belgesini geri alma tutanağı ile birlikte ehliyet geri alınır.
Her hakkı saklıdır. Bu yazı içeriğinde yer alan bilgiler, eteysehukuk.com a atıf yapılmaksızın kullanılamaz. Atıf yapmadan, kısmen veya tamamen alıntı yapılması halinde ilgililer hakkında hukuki ve cezai yollara müracaat edilecektir.