Mali durumu kötüleşen borçlunun mevcut ekonomik bunalımdan kurtularak ticari hayatına devam edebilmesi için başvurabileceği bir yol olan konkordatoda, konkordato talebi üzerine mahkemenin verdiği geçici mühletin ve devamında kesin mühletin ve sonrasında konkordatonun tasdikinin takip hukukuna ve maddi hukuka ilişkin önemli sonuçları vardır. Maddi hukuk bakımından ortaya çıkardığı sonuçlar arasında en dikkat çekenlerden birisi kefalet sözleşmesine ilişkindir. Çünkü üçlü ilişkilerde mahiyet gereği yorum güçlükleri konkordatonun kefalet sözleşmesine etkisi meselesinde katlanarak artmıştır denilebilir. Mühlet kararının ve konkordatonun tasdikinin alacağı kefaletle temin edilen alacaklıya ve kefile etkisini ele almadan evvel kefalet sözleşmesine kısaca değinmek ve akabinde kefalet sözleşmesi bakımından da uygulanan İİK m.303’te yer alan “birlikte borçlu” kavramının açıklanması yerinde olacaktır.
KEFALET SÖZLEŞMESİ
Kefalet sözleşmesi TBK m.581-603 arasında düzenlenmiştir. Kanundaki tanımına göre kefalet sözleşmesi, kefilin alacaklıya karşı, borçlunun borcunu ifa etmemesinin sonuçlarından kişisel olarak sorumlu olmayı üstlendiği sözleşmedir (TBK m.581). Yapılan bir tanıma göre kefalet sözleşmesi öyle bir sözleşmedir ki kefil ivazsız veya ivazlı olarak asıl borcun alacaklısına karşı asıl borçlunun borcunu ifa etmemesinden şahsen sorumlu olarak alacaklının boşa çıkan ifa menfaatine ilişkin beklentisini parasal olarak karşılamayı taahhüt eder. Kefalet sözleşmesinden doğan kefilin borcu fer’idir; kefilin borcunun varlığı ve devamlılığı için asıl borcun varlığı, geçerliliği ve devamlılığı aranır. Kefil ile alacaklı arasındaki ilişki bakımından kefalet, adi kefalet ve müteselsil kefalet şeklinde ayrılır. Bir kişinin kefil olması halinde bu kişi ya adi kefildir (kural olarak önce alacaklıya başvurulmalı; sonuç alınamazsa kefile gelinebilir: TBK m.585) ya da müteselsil kefildir (kural olarak önce borçluya başvurma zorunluluğu olmaksızın doğrudan kefile de gidilebilir: TBK m.586). Hal böyle olmakla birlikte TBK m.585’te istisnai olarak borçluya konkordato mühleti verilmesi halinde alacaklının doğrudan adi kefile de başvurabileceği düzenlenmiştir. Bu nedenle İİK m.303 hem adi kefil hem de müteselsil kefil bakımından uygulanır. Kefalet sözleşmesinden doğan sorumluluk adi kefalet bakımından tali; müteselsil kefalet bakımından birincildir. Kefalet sözleşmesi esas borcu doğuran hukuki ilişkiden ayrı bir hukuki ilişki olup kefilin borcunun konusu, teminat sağlanan borcun yerine getirilmemesi sebebiyle alacaklının uğrayacağı zararının parasal karşılığının sağlanmasına yönelik bir paranın alacaklıya verilmesidir. Kefilin borcunun, ödeme veya ödeme yerini tutan bir sebeple sona ermesi (bilhassa ibra) asıl borcu ortadan kaldırmaz. Kefil, alacaklıya yapmış olduğu ödeme nispetinde, alacaklıya halef olur; kefilin bu ödeme bakımından borçluya karşı yasal bir rücu hakkı bulunmaktadır (TBK m.596).
İİK MADDE 303’TEKİ “BİRLİKTE BORÇLU” KAVRAMININ KAPSAMI
“Borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı haklar” başlıklı İİK m.303’te alacaklının konkordatoyu kabul ya da reddetmesinin birlikte borçlulara başvuru imkânını ne ölçüde etkileyeceği düzenlenmekte; alacaklının birlikte borçlulara karşı haiz olduğu haklarını tam olarak muhafaza edebilmesi için yapması gerekenler belirtilmektedir. Bu nedenle madde başlığında ve içeriğinde geçen “birlikte borçlular” kavramının ne şekilde yorumlandığı maddenin uygulanma alanını belirleyecektir. Birlikte borçluluk, müşterek borçluluk, müteselsil borçluluk kavramları temelde maddi hukukun konusuna dahildir. Bir borcun, birden fazla borçlusunun bulunması halinde birlikte borçluluktan söz edilir. Birlikte borç, içeriklerinin farklı olması sebebiyle değişik sonuçları olan gruplara ayrılır. Bunlar, bölünmez borçluluk, kısmî borçluluk, elbirliği ortaklığı borçluluğu ve müteselsil borçluluk, rehin verenin rehin konusu malla sınırlı borcu, kıymetli evrakta ciranta ve avalistin borcu şeklinde örneklendirilebilir. Konkordatonun kefile etkisi bakımından uygulanabilir olan ve “borçtan birlikte sorumlu olanlara karşı haklar” başlıklı İİK m.303’te yer alan “birlikte borçluluk” ile kastedilen aralarında halefiyet ve kanuni rücu ilişkisini barındıran ve ödemede bulunan birlikte borçlunun konkordato borçlusuna rücu edebileceği borçluluktur. Çünkü İİK m.303 hem alacaklıyı hem de alacaklıya ödeme yaptıktan sonra konkordato borçlusuna rücu edecek olan diğer birlikte borçluyu korumak üzere konulmuş bir hükümdür.
KONKORDATO MÜHLETİ KARARININ VE KONKORDATONUN TASDİKİNİN KEFALET SÖZLEŞMESİNE ETKİSİ
Asıl borçlunun konkordato talep etmesi ve hakkında mühlet kararı verilmesi halinde, kefile karşı haklarını tam olarak muhafaza edebilmek için alacaklı öncelikle alacağını kaydettirmeli ve durumu kefile haber vermeli, alacak hakkını koruması için gerekeni (örneğin çekişmeli alacak için dava açılması) yapmalıdır. Örneğin, kefaletle temin edilen alacağı çekişmeli hale gelen alacaklı eğer İİK m.308/b uyarınca dava açmazsa alacağı koruma yükümlülüğünü ihlal etmiş olur ve kefilin durumunu kötüleştirir. Bu ihlalin sonucu ise alacaklının kefilin uğradığı zararı miktarınca kefile başvuru hakkını kaybetmesidir.
Borçlu hakkında verilen geçici mühlet ve devamında kesin mühlet sırasında alacağı muaccel hale gelen alacaklının kefile takip yapması mümkün olup borçluya verilen mühlet kararından kefil yararlanamaz. Kefil kendisine karşı başlatılan takibi TBK m.590/2 uyarınca teminat karşılığında verilen mahkeme kararı ile durdurabilir; konkordatonun tasdikinden sonra kefile karşı takibe devam edilebilecektir. Ancak konkordato tasdik edilmezse bu kez artık alacaklı önce mevcut rehinleri paraya çevirmeli, asıl borçluyu takip etmeli ve asıl borçlu hakkında kesin aciz belgesi aldıktan sonra ödenmeyen kısım için kefile başladığı takibe devam edebilmelidir.Öte yandan alacağını yazdırmayı ihmal eden alacaklı İİK m.206’nın birinci sırasında sayılan alacaklılardan değilse, alacaklının konkordatoya kendini kaydettirmiş olmaması halinde kefile ancak tasdik edilen konkordato koşullarında başvurabilir. Alacağı kefaletle temin edilen alacaklı, İİK m.206’nın birinci sırasında sayılan alacaklılardan ise konkordatoya kayıt yaptırmaması halinde teminattan mahrum kalacak olmakla birlikte İİK m.308/c/3 dolayısıyla tasdik edilen konkordato projesine tabi olmayacak ve alacağını tam olarak borçludan talep edebilecektir. Ancak teminat kaybından dolayı kefilin zarar görmesi halinde alacaklı bu zarar oranında kefile başvuru imkânını kaybedecektir.
Konkordatonun tasdiki halinde alacaklının kefile hangi koşullarda başvurabileceğine ilişkin İİK’nın 303. maddesinin birinci fıkrasına göre konkordatoya muvafakat etmeyen alacaklı sanki hiç konkordato yokmuşçasına kefile karşı bütün haklarını muhafaza eder. Hem konkordatoya kabul oyu vermek hem de kefile karşı bütün haklarını muhafaza etmek isteyen alacaklı ise İİK m.303’deki gereklilikleri yerine getirmelidir; aksi halde alacaklı kefile ancak kabul ve tasdik olunan konkordato koşullarına göre başvurabilecektir.
Son olarak asıl borçlunun değil de kefilin konkordato talep etmesi halinde alacaklının yapabileceği şey -vadesi gelmemiş ya da geciktirici koşula bağlı alacağını- kefile verilen geçici mühlet üzerine atanan komisere bildirmek olacaktır. Öte yandan, birlikte kefillerden birinin konkordato talep etmesi halinde alacaklının alacağı korumak adına ve diğer kefillere başvuru hakkını muhafaza etmek ve diğer kefillerin durumunu kötüleştirmemek için, hakkında mühlet kararı verilen kefili diğerlerine bildirim, alacağını konkordato talep eden birlikte kefilin konkordatosuna yazdırma ve alacağı korumak adına yapması gereken diğer yükümlülükleri yerine getirmesi yerinde olacaktır. İİK m.303 bu halde de uygulama alanı bulacaktır.
Her hakkı saklıdır. Bu yazı içeriğinde yer alan bilgiler, eteysehukuk.com a atıf yapılmaksızın kullanılamaz. Atıf yapmadan, kısmen veya tamamen alıntı yapılması halinde ilgililer hakkında hukuki ve cezai yollara müracaat edilecektir.